Ağır İş Göremez Raporu Nasıl Alınır? Güç, Kurum ve Vatandaşlık Üzerine Siyasal Bir Okuma Bir siyaset bilimci için, “ağır iş göremezlik” yalnızca bir sağlık durumu değil, aynı zamanda devletin vatandaşla kurduğu güç ilişkisinin aynasıdır. Kim “çalışamaz” sayılır, kim “yardıma muhtaç” görülür, kim “üretim dışı” tanımlanır? Bu sorular, yalnızca tıbbi değil, derin bir siyasal bağlama sahiptir. Devlet, bireyin bedenine, emeğine ve dayanıklılığına dair karar verirken aslında toplumsal düzenin sınırlarını da yeniden çizer. Bu nedenle, ağır iş göremez raporu almak bir sağlık sürecinden çok, iktidarın vatandaş üzerindeki tanı ve sınıflandırma pratiğinin bir yansımasıdır. Devlet, Kurumlar ve Beden Üzerindeki Hakimiyet Modern devlet, vatandaşının…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Atasözü mü Deyim mi? Geçmişin İzinde Dilin Yolculuğu Bir tarihçi olarak, geçmişin izlerini sürerken en çok karşılaştığım şeylerden biri, halkın sözle kurduğu dünyadır. Yazılı belgeler kadar değerli olan bu sözlü miras, toplumun düşünme biçimini, inançlarını ve yaşam felsefesini taşır. Atasözleri ve deyimler, bu sözlü kültürün en parlak yansımalarıdır. Ancak çoğu zaman, bu iki kavram birbirine karıştırılır. Oysa her biri, toplumsal belleğin farklı bir yüzünü temsil eder. Peki, atasözü mü deyim mi nasıl anlaşılır? Gelin bu sorunun cevabını tarihin akışı içinde birlikte arayalım. — Atasözlerinin Tarihsel Kökleri: Toplumsal Bilgelik Mirası Atasözleri, kadim toplumların yaşam deneyimlerinden süzülüp gelen özlü sözlerdir. Her bir…
Yorum Bırak3 Saatte Kıl Kurdu Nasıl Dökülür? Küresel ve Yerel Bakışlarla Bir Sağlık Gerçeği Bazı konular vardır ki konuşulması zor, ama bilinmesi hayati önem taşır. “3 saatte kıl kurdu nasıl dökülür?” sorusu da tam olarak bu türden… Bir yandan tıbbi bir gerçek, diğer yandan farklı kültürlerin farklı şekillerde yaklaştığı bir tabu konusu. Ben de bu yazıda sizi biraz dünya turuna çıkarıp, hem küresel hem yerel düzeyde bu parazitin nasıl ele alındığını anlatmak istiyorum. Çünkü sağlığı konuşmak, sadece bedenimizi değil, toplumları da anlamak demektir. Kıl Kurdu Nedir ve Neden Bu Kadar Yaygındır? Kıl kurdu (Enterobius vermicularis), özellikle çocuklarda görülen ve kolay bulaşan…
Yorum BırakJimi Hendrix Hangi Tarz? Felsefi Bir Bakış Açısı Felsefe, gerçeği ve varoluşu sorgulamak, insanın deneyimlerinin derinliklerine inmek için bir yol haritası sunar. Aynı şekilde, müzik de insan ruhunun derinliklerini keşfetmenin bir aracıdır. Bir filozof olarak, sanatçıların eserlerini analiz ederken, yalnızca teknik başarılarını değil, aynı zamanda onların dünyayı nasıl algıladıklarını ve varoluşla kurdukları ilişkiyi de anlamaya çalışırım. Jimi Hendrix, müziğin sadece bir aracını değil, aynı zamanda bir düşünsel ifade biçimini temsil etmiştir. Peki, Hendrix’in müziğini hangi tarzda tanımlayabiliriz? Bu soruyu, etik, epistemoloji ve ontoloji gibi felsefi alanlardan inceleyerek, müziğin ve sanatçının derinliklerine inmeye çalışalım. Ontolojik Perspektif: Hendrix’in Müzikal Varoluşu Ontoloji, varlık…
Yorum Bırakİneğin Midesine Ne Denir? Bir Filozofun Perspektifinden İneğin midesine ne denir? Bu, sıradan bir biyolojik sorudan çok daha fazlasıdır; bu, insanın varlık, bilgi ve etik anlayışını sorgulayan bir sorudur. İneklerin midesi hakkında düşündüğümüzde, biyolojik tanımlamalar, sınıflandırmalar ve etik sorular bir araya gelir. Felsefi bir bakış açısıyla ele alındığında, bu soru aslında çok daha derin ve anlamlıdır. Ontoloji, epistemoloji ve etik perspektiflerinden bakıldığında, bu basit soru bile insanın hayvanlar, doğa ve evrenle olan ilişkisini sorgulamamıza neden olabilir. Ontolojik Perspektif: İnek ve Varlık Ontoloji, varlık felsefesi olarak tanımlanır ve varlıkların ne olduğu ve nasıl var oldukları üzerine sorular sorar. İneğin midesi, biyolojik…
Yorum BırakGölbaşı İsmi Nereden Gelir? Edebiyatın Sularında Bir İsim Hikâyesi Kelimenin Gücü ve Anlatının Derinliği Edebiyatın büyüsü, bir kelimenin içinde saklı evrenleri açığa çıkarma yeteneğindedir. Her sözcük, bir yankıdır; geçmişin sesini, coğrafyanın soluğunu, insanın iç dünyasındaki anlam arayışını taşır. “Gölbaşı” da bu yankılardan biridir — bir yer adı olmanın ötesinde, zamanla büyüyen bir hikâyenin simgesine dönüşmüştür. Bu yazı, Gölbaşı adının kökenini yalnızca coğrafi değil, edebi bir gözle çözümlemeyi amaçlar; çünkü kimi zaman bir isim, bir romanın karakteri kadar derindir, bir şiirin mısrası kadar anlamlı. Bir Gölün Başında Başlayan Hikâye Birçok yer adı gibi Gölbaşı da insanla doğa arasındaki ilişkinin kelimelere dökülmüş…
Yorum BırakGök Taşı Satılır mı? Edebiyatın Işığında Bir Taşın Hikâyesi Kelimelerin Gücü ve Anlatının Dönüştürücü Etkisi Kelimeler, evrenin taşları gibidir. Her biri gökten düşen bir parça, her biri bir anlamın, bir duygunun, bir çağrışımın yankısı. Bir edebiyatçı için kelime yalnızca bir araç değildir; o, varlığın dokusuna işlenmiş bir semboldür. Bu yüzden bir gök taşına baktığımda, yalnızca bir taş değil, evrenin bize gönderdiği bir hikâye görürüm. Peki, bu hikâye satılabilir mi? İşte “Gök taşı satılır mı?” sorusu, edebiyatın içsel ekonomisini sorgulatan, anlamın değerini parayla ölçüp ölçemeyeceğimizi düşündüren bir metafor haline gelir. Bir Taşın Hikâyesi: Satılamayan Anlam Edebiyat tarihinde, gökten düşen nesneler hep…
Yorum BırakBugün sizlerle sadece bir roman kahramanını değil, bir dönemin ruhunu anlatan bir kadının hikâyesini paylaşmak istiyorum. Halide Edip Adıvar’ın Handan romanındaki o derin, düşünceli, kırılgan ama aynı zamanda güçlü kadını… Handan’ı. Onun yaşı, aslında sadece bir sayı değil; bir kadının içsel olgunluğu, toplumla çatışması ve kendi kalbini anlamaya çalışmasının bir sembolü. Handan Kaç Yaşında? Bir Kadının Yaşla Ölçülmeyen Yolculuğu Romanın satır aralarına dikkatle bakan herkes, Handan’ın genç yaşında dünyayı çok daha derin görebilen bir kadın olduğunu fark eder. Handan yaklaşık yirmi beş yaşlarındadır. Ancak onun yaşı, sadece bir biyolojik gerçeklik değil; duyguların, deneyimlerin ve içsel çalkantıların toplamıdır. Çünkü bazı insanlar…
Yorum BırakAlevi Tekkesi Nedir? İnançtan Öte Bir Dayanışma Alanı Bazen bir mekân, sadece taş duvarlardan ibaret değildir. Kimi zaman bir tekke, bir mahallenin kalbi olur; kimi zaman da bir toplumun vicdanı. Alevi tekkeleri de tam olarak böyle yerlerdir: dua edilen, ama aynı zamanda dayanışmanın, paylaşımın, eşitliğin ve adaletin filizlendiği alanlar. Bu yazıda, Alevi tekkesini sadece dini bir kurum olarak değil; toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifleriyle ele alacağız. Çünkü bu tekkeler, yüzyıllardır “her can bir değerdir” anlayışını yaşayan bir kültürün somut izdüşümüdür. Alevi Tekkesi: İnançtan Çok Daha Fazlası Alevi tekkesi, geleneksel olarak bir inanç merkezi olsa da, özünde “eşitlikçi bir…
Yorum BırakGezici Muayene: Geçmişten Günümüze Sağlıkta Yenilikçi Bir Adım Bir Tarihçinin Bakış Açısıyla: Gezici Muayenenin Doğuşu Gezici muayene kavramı, kulağa ilk başta bir sağlık hizmeti biçimi gibi gelse de, aslında çok daha derin ve önemli bir toplumsal işlevi içinde barındırmaktadır. Sağlık alanındaki bu yenilikçi yaklaşım, tıpkı tarihin bir dönüm noktasında olduğu gibi, toplumların sağlık hizmetlerine erişim konusunda bir değişim ve dönüşüm sürecini simgeliyor. Gezici muayene, yerleşik bir sağlık altyapısının dışında, sahada aktif bir şekilde hizmet veren bir sistemdir. Geçmişin sağlık anlayışını, günümüzle birleştiren bu anlayış, aslında insanların sağlıkla olan ilişkisinin ne kadar derin ve zamanla değişen bir olgu olduğunu bize hatırlatıyor.…
Yorum Bırak